Kamp çadırı seçimi [2021 yılı güncellemesi]

Kamp çadırı seçerken yapacağınız ilk iş, doğrudan modelleri araştırmak yerine, önünüzdeki 5 yıl boyunca ne gibi faaliyetler yapacağınızı gözden geçirmek olmalıdır. “Her koşula uygun bir tane çadır alırım. Kâh Everest yapar, kâh Olimpos’ta kamp atarım” deyip de çadır aramak ütopik bir yaklaşımdır.

İlk kez kamp çadırı satın alanların en sık yaptığı hata “almışken her koşula dayanıklı çadır alayım, bir daha masraf çıkmasın” düşüncesidir. Kimilerimiz de izlediğimiz filmlerin gazıyla “macera ve zorluklarla dolu keşfedilmemiş bir dünyaya” adım attığımızı düşünüp, her şeyin en dayanıklısını almayı hedefler. Araştırmalarına bu şekilde başlayanlar, çok büyük olasılıkla ağır ve hantal, sırt çantasının içine sığdıramayacakları 5 mevsim çadırlara yönelirler. Yıl boyunca belki en fazla 1-2 kere gerçekten ihtiyacınız olacak bu çadırları çok kısa bir süre sonra taşımaktan usanacak, böylece ya satıp hafif modellere yönelecek, ya da doğa sporlarından soğuyup daha başlamadan elveda edeceksiniz.

Bu yazıyı 8 yıl önce yazıp unutmuştum. Geçen yıllar boyunca malzemelerim ve alışkanlıklarım değişip gelişti. Geçtiğimiz günlerde sitenin ziyaretçi analizini incelediğimde, bu yazının en çok ziyaret alan makalelerden biri olduğunu fark edip “neler yazmışım” diye okumaya karar verdim. Oldukça gelişigüzel hazırlandığını görüp, 2020 yılı için güncellemeye karar verdim.

Kamp çadırı seçerken neden yanlış yapıyoruz?

Hatalı çadır seçimi yapmamızın başlıca sebebinin doğa sporları ile geç tanışmamız olduğunu düşünüyorum. Sportif kampçılık ve dağcılık yabancı ülkelerde neredeyse 150 yıl önce başladığı için, bu konuda bizden en az 3-4 kuşak öndeler. Tesadüf ederseniz inceleyin; yabancı doğa severlerin malzeme seçimleri genelde “iş görmeye” yönelik, hafif ve kompakt, bilinçli seçilmiş çözümlerdir.

Ülkemizde babadan oğla aktarılan bilgiler genelde hayatta kalmak ve iyi bir gelecek kurmakla, anneden kıza aktarılan bilgiler ise varlıklı bir koca ile evlenip rahat bir hayat yaşamayla sınırlı olduğu için, “hobi sahibi” olup hayattan keyif almaya çok geç başladık. Bu konunun daha iyi anlaşılması için kampçılığın geçmişine ışık tutalım.

İnsanoğlunun on dokuz ve yirminci yüzyıllarda, o güne kadar aşılmaz denilen hedeflere kafa tutmasıyla başlayan doğa sporları, günümüzde malzeme üreticileri, toptancılar, perakendeciler, ulaşım ve tur hizmetleri veren firmalar, reklam ve sponsorluklarla beraber ticari bir ekosistem halini almıştır.

Bugün bilinen anlamıyla ilk kampçılık faaliyetleri 1800’lü yılların ikinci yarısında İngiltere’de başlamıştır. Modern kampçılığın babası olarak bilinen Thomas Hiram Holding, çocuk yaşlarda ailesi ile birlikte at arabasıyla Amerika seyahati yaptığında, seyahat etmeyi bir tutku haline getirmiştir. Genç yaşlardan itibaren uzun mesafeler kat ettiği kano, yürüyüş ve bisiklet faaliyetlerini çadırda konaklamalı gerçekleştirip, bugünkü sportif kampçılığın temelini atmıştır. Thomas Hiram Holding dünyadaki ilk kampçılık kitabının da yazarıdır (sayfa 13'teki “kampçılığın insana katkıları” daha iyi ifade edilemezdi).

thomas hiram holding
İngiliz Thomas Holding 1800'lerin ortasında Kuzey Amerika nehirlerini kanoyla dolaşıp çadırda konaklamış,

Holding’in başlattığı bu yeni akım 1900'lü yılların başlarında birinci dünya ülkelerinde hızla yayıldı. 1930 yılına gelindiğinde, Avrupa ve Amerika’daki kampçılık kulüp ve derneklerinin sayısı yüzlerle ifade ediliyordu.

kampçı çocuklar
Amerika'da 60'lı yıllarda çekilmiş bir kare. Aradan 50 yıldan uzun bir süre geçmesine rağmen Türkiye'de bu yaş grubu doğaya yabancı.

Ülkemizde 50’li yıllarda başladığı anlaşılan rekreatif kampçılık faaliyetleri, 1966 yılında Türkiye Kamp ve Karavan derneği kurulmasıyla ilk defa bir dernek çatısı altında toplanmaya başlamıştır. Sportif kampçılığın, aynı yıllarda yaygınlaşmaya başlayan dağcılık faaliyetleri ile hayatımıza girdiği anlaşılıyor. Türkiye'de dağcılık yetmişli yıllardan sonra hız kazanmış olsa da, ancak iki binli yıllardan sonra çok küçük bir azınlığın yaptığı faaliyet olmaktan çıkmıştır.

türkiye'de dağcılık tarihi
1971 tarihli haberde Türkiye'de dağcılığın yalnızca birkaç yüz kişi tarafından yapıldığından bahsediliyor.

İşin bir de malzeme çeşitliliği boyutu var. İthalat 1984 yılından sonra kademeler halinde serbest hale gelene kadar, Türkiye'de bu işler için ithal malzeme bulmak neredeyse imkansızmış. Malzeme tedariki konusunda günümüzde bile tamamen dışa bağımlı bir ülke olarak, doğa sporlarının ülkemizde neden yaygınlaşmadığını anlamak hiç de zor değil.

dağcı çocuklar
1973 tarihli bir haber.

Bu kadar tarih bilgisi yeter. Artık asıl konumuza; çadır seçerken bilmemiz gerekenlere odaklanalım.

Çadırda konaklama çeşitleri

İşe ilk olarak kamp çadırı kullanacağımız faaliyetleri belirleyerek başlayalım. Çadır satın almaya karar verdiyseniz, çok büyük olasılıkla aşağıdaki faaliyetlerden en az birine niyetlendiniz demektir. Aşağıdaki listeyi numaralandırıyorum. Yazının ilerleyen bölümlerinde buradaki numaraları kullanacağım.

  1. Kamp yerine araçla gidilen, piknikten farkı olmayan keyif kampçılığı (eleştiriyorum zannetmeyin. bilakis çok severim).
  2. Festival gibi etkinliklerde kullanılan günü kurtarmaya yönelik konaklamalar.
  3. Interrail ve benzer geziler için konaklama ihtiyacı. (şehir gezilerine çadırla gitmeyin, boşuna hamallık edersiniz. bir mat bir yazlık tulum yeter.)
  4. Deniz ve göl kıyılarındaki kamping alanlarındaki konaklamalar.
  5. Motosiklet ve bisiklet gibi, taşıma kapasitesinin sınırlı olduğu kamp faaliyetleri.
  6. Likya, Karia, St. Paul yolları ve Karadeniz yaylaları gibi uzun mesafe yürüyüşlerinde tüm kamp yükünü sırtımızda taşıdığımız sportif kampçılık faaliyetleri.
  7. Zirve faaliyetini gün içinde yapıp tekrar kamp alanına döneceğiniz Uludağ, Erciyes, Hasan Dağı, Kaçkarlar gibi dağcılık faaliyetlerinde gerçekleştireceğiniz konaklamalar.
  8. Birkaç aşamadan oluşan, zirveye kademeler halinde yükseleceğiniz Ağrı dağı gibi faaliyetler.

Geriye yalnızca afet durumları için yapılan plansız konaklamalar kalıyor. Konumuzun dışında olduğu için bunlara değinmeyeceğiz.

Doğru bilinen yanlışlar

Kaya tırmanış ayakkabısına “friction” ismini takan, Kopenhag diyetine İsveç diyeti diyen tek millet olduğumuzu biliyor muydunuz? Çadırlar için de “beşinci mevsimi” uydurmuşuz. Rei, Sierra Trading, Backcountry, Mec.ca gibi milyonlarca dolar ciro yapan online outdoor mağazalarına girin, 5 mevsim çadır diye bir kategori olmadığını göreceksiniz.

meteorolog dayı

Ciddi Çadır üreticilerinin çadırlarını şu şekilde sınıflandırdığını görüyorum.

  • Aile çadırları
  • Hafif çadırlar
  • Ultra-hafif çadırlar
  • 3 mevsim çadırlar
  • 4 mevsim çadırlar (bizde 5 mevsim olarak biliniyor)
  • Ekspedisyon çadırları (bizde 5 mevsim olarak biliniyor)

Dikkatimi çeken bir diğer yanlış, su geçirmezlik hakkındaki yanıltıcı bilgiler. Kedi canını sevdiğim insanların kamp çadırı satın alırken en büyük kabusları ıslanmak. Bunun farkında olan üçüncü sınıf üreticiler, yanıltıcı bilgiler vererek ürünlerini cazip hale getirmeye çalışıyor. Arkadaşlar, marketlerde 80-100 liraya satılan ucuz çadırlar hariç, hemen hiçbir çadır artık su geçirmiyor.

msr vs husky çadır
Poliüretanı bol bulup boca etmişler.. sonra bu çadır neden ağır..

800 liralık çadırın özelliklerine bakıyorsun, dış tentesi için “6000 mm su sütunu” yazıyor (açık konuşayım, Husky Flame çadırlardan bahsediyorum).  Amerika'da 1100 dolara satılan MSR Guideline Pro 2 çadıra bakıyorsun, aynı değer 1500 mm. MSR'ın başı kel de ondan mı 6000 mm kumaş yapamıyor? 1500 mm su geçirmezlik için yeterli geliyor da ondan. Husky sizin kedi zaaflarınızı bildiği için dayamış poliüretanı. Siz de araştırırken “ooo 6000 mm alırım bi dal” deyip sazan gibi atlıyorsunuz.

Aralık ayında aralıksız esen sert rüzgar ve bardaktan boşalırcasına yağan kuvvetli sağanak yağışın altında, 2 tam gün boyunca 1200 mm su geçirmezlik değerine sahip Big Agnes çadır ile kamp kurdum. Tek bir damla bile su geçirmedi.

Artık çakma Çin işi çadırlar bile poliüretan püskürtme veya silikon kaplama kumaşlarla satılıyor. Lütfen şu ıslanma mevzusunu kafanızdan silip atın. Ayrıca yağmurlar da o kadar azaldı ki, çadırın içinde yağmur sesi dinlemek için hava durumu raporlarını takip ediyorum. Kamp çadırı satın alırken üstünde düşünmeniz gereken en önemli konular ağırlık ve paket hacmidir.

Kamp çadırında en önemli konu – Ağırlık ve paket hacmi

Yukarıda çadırlı faaliyetleri sıraladık. 1, 2, 3 ve 4 numaralı faaliyetleri yapacaksanız, ağırlık ve hacim üzerinde düşünmeniz gereken konular değildir. Bu faaliyetlerden birini veya birkaçını yapacaksanız, bütçenizi zorlamayacak, kolay kurulumlu herhangi bir çadırı alın gitsin. Bunların hiç birinde çadırı uzun mesafeler boyunca sırtınızda taşımanız gerekmez. Kamp yerine vasıtayla gideceğiniz için ağırlık ve hacim sorun teşkil etmeyecektir.

Ancak bisiklet de dahil olmak üzere, kamp yükünü sırtladığınız (ve pedalladığınız) tüm faaliyetlerde, taşıyacağınız ağırlık konusunda titiz davranmanız gerektiğini önemle hatırlatırım.

Düşünmeniz gereken bir diğer konu hacim meselesidir. Bisiklet heybesinde, motosiklet çantasında ve sırt çantalarında kapasitenin sınırlı olduğunu unutmadan, çadırın paketli halde kapladığı alanı da hesap ederek çadır seçimi yapmak gereklidir.

Kamp çadırı fiyatları

Market çadırları hariç, makul ağırlığa sahip, 4 mevsim kullanmaya uygun bir kamp çadırı ortalama 1000 liradan başlıyor. Çadır ne kadar hafiflerse, o denli pahalanıyor. Herkesin alım gücü farklı olduğu için bu konuda bir sınır belirleyip yönlendirmem doğru olmaz.

İyi bir çadır için 2020 Türkiye'sinde 1000 ile 4000 TL arasında meblağlar ödemeniz gerekiyor. Yurt dışındaki kamp çadırı modellerinin satış fiyatlarına göz gezdirdiğimizde, kargo ve gümrük masrafına rağmen bazı durumlarda yarı yarıya fiyat avantajı sağladığını söylemek mümkün. Bu konuyla alakalı, sık tercih edilen modellerin yer aldığı, fiyat kıyaslamasına yer verdiğim detaylı bir araştırma yazısı yayınlayacağım.

Ağırlık meselesi

Yalnızca hafif çadır tercih etmek toplam yükünüzü azaltmak için tek başına yeterli değildir. Sırt çantası, uyku tulumu, kamp matı, kamp mutfağı gereçleri, kısacası kullanacağınız kamp malzemelerinin tümü titizlikle seçilmelidir.

Aşağıda iki farklı kamp yükü paylaşıyorum.

Ağır YükHafif Yük
Çanta: Deuter Air Contact Pro 60+15 / 3100 gramÇanta: Deuter ACT Lite 50+10 / 1730 gram
Çadır: Husky Falcon 5 mevsim / 3100 gramÇadır: MSR Hubba NX / 1200 gram
Tulum: Husky Mini yazlık tulum / 990 gramTulum: Ferrino Lightec 550 yazlık tulum / 550 gram
Şişme Mat: Ferrino Dream / 1100 gramŞişme Mat: Thermarest Neo Air All Season / 540 gram
Yedek Giyecek: 1500 gramAzaltılmış Yedek Giyecek: 350 gram
Gıda: 1500 gramHafif Kuru Gıdalar 750 gram
Kamp Mutfağı gereçleri: 1500 gramHafif Kamp Mutfağı gereçleri: 650 gram
Su: 3 LT / 3 KiloSu: 3 LT / 3 Kilo
Fener, yedek pil, gps, şarj bataryası, diğer ıvır zıvırlar: 1 KiloFener, yedek pil, gps, şarj bataryası, diğer ıvır zıvırlar: 1 Kilo
Toplam 16790 gramToplam 9770 gram

Yukarıdaki yükle Mayıs ayında Likya yolunu yürüdüğünüzü düşünelim. Likya yolunu elbette 17 kilo yükle de bitirebilirsiniz. Ancak 9 kilo yükle keyif alarak, aynı mesafeyi daha az enerji harcayarak; böylece gün içinde daha çok mesafe kat ederek de tamamlamanız mümkün.

Malzemeler ilginizi çektiyse aşağıdaki videoda daha yakından görebilirsiniz.

Ağırlık mevzusunu yalnızca fiziksel açıdan değerlendirmemek gerek. Olayın bir de psikolojik yönü var. 17 kilo yükle yürüdüğünüzde çevredeki güzelliklere aldırmadan, taşıdığınız yükten bir an önce kurtulmayı hedefleyip, sinir harbi yaşayarak yürürsünüz. Hedefe kaç kilometre kaldığı, tırmanmakta olduğunuz yokuşun ne zaman sona ereceği gibi sorular beyninizi kemirip durur.

Daha düşük ağırlık çevrenizdeki güzelliklere odaklanmanızı; böylece faaliyetin asıl amacı olan “kendinizi iyi hissetmenize” yardımcı olacaktır.

Likya yolu
Turistlerin ayakkabılara dikkat. Sadelik de dikkat çekici. Yerli turistler aynı yolu robocop gibi donanımlı yürümeyi tercih ediyor.

Ülkemizde aynı yolu yürüyen yürüyüşçülere bakıyorum; bizimkiler Robocop gibi kuşanmış. Yabancılarda ise sadelik hakim. Sorduğumda “bazı şeylerin eksikliğini çekelim ki, doğada olduğumuzun farkına varalım” diyorlar.

5 mevsim çadırlar
25 kilo yükle Olimpos-Adrasan arasını 1000 metre yükselip, sözüm ona doğanın tadını çıkaracağım. “Her koşulda beni idare etsin” diye yanımda taşıdığım 3 kiloluk 5 mevsim Husky çadıra dikkat. Bugünlerde benzer faaliyetlere malzeme, gıda ve su dahil yaklaşık 10 kilo yükle katılıyorum. Dünya varmış!

Toplam ağırlığı azaltmanın faydaları

  • Eklemlerinize daha az yük biner.
  • Boyun ve omurga zedelenme riski azalır.
  • Ani hareketlerde sakatlanma riskiniz azalır.
  • Enerji tüketiminiz ve gıda gereksiniminiz azalır.
  • Daha az yorulur, daha çok mesafe kat edersiniz.
  • Kafanızın içi daha boş olur. Bu da çevrenizdeki güzelliklere odaklanmanızı sağlar.
  • Yalnızca doğa sporlarında değil, aynı zamanda günlük hayatta da kaynaklarınızı etkili kullanmayı öğretir.

Biliyorum. Bu işlere başlarken izlediğiniz belgesellerin, filmlerin etkisinde kalıyorsunuz. 150 kilometre hızında esen sert rüzgarlar, 50 metre boyunda tsunamiler, günlerce süren muson yağmurları, nefes aldığınızda beyninizi donduran kutup soğukları ve bunlarla mücadele ederken sizi hayranlıkla izleyen; sizinle tanışmak için sıraya girmiş kızlar..

hayallerin dağcısı
“Hayaller ve gerçekler yarışır. Hayaller hep önden gider, ama her zaman gerçekler kazanır.” Oscar Wilde ?

Bu kadar uğraştan sonra, umarım ağırlık konusunda sizi ikna etmeyi başarmışımdır. Şimdi biraz da paket boyutu, yani çadırın çantada kapladığı alan hakkında birkaç şey söyleyip, ardından çadır çeşitlerine geçelim.

Paket Hacmi

Çantanızda taşıdığınız ağırlığı vücudunuza ne kadar yakın tutarsanız, o kadar konforlu bir yürüyüş gerçekleştirirsiniz. Çadır sırt çantasının dışına asıldığında, özellikle de çantanın altına sabitlendiğinde, attığınız her adımda sırt çantanızın yaylanmasına neden olur. Bu da konforsuz bir yürüyüşe neden olduğu gibi, atılan her adımda fazladan güç harcamayı gerektirir.

Salınım yapan bir çanta sağa, sola, öne ve arkaya, hatta aşağı ve yukarı doğru yaylanacaktır. Her adımda, farkında olmasanız bile, vücudunuz sizi dengede tutmak için bu yaylanmalara karşı hareketler geliştirecektir. Oysa amaç sırt çantasını vücudunuzun bir uzvu haline dönüştürüp, hareketlerimizi en az kısıtlayacak şekilde kullanmaktır.

çadır paket hacmi
Çadır paket hacmini anlatan daha iyi bir fotoğraf olamazdı. 2013 yılında çekip unutmuşum. Soldan sağa Husky 2 kişilik, Karrimor tek kişilik, Ferrino 2 kişilik çadırlar.

Yukarıdaki görseldeki 2 kişilik Husky çadırı sırt çantasının içine almak imkansız. Soldaki Husky ve ortadaki tek kişilik Karimor çadırları çantanın dışına asmak durumundasınız. En sağdaki 2 kişilik Ferrino Lightent çadırda ise durum farklı. Bu çadırı sırt çantasının içine enlemesine, uyku tulumunun üstüne gelecek şekilde yerleştirmek çok kolay. Çantada kapladığı alan yaklaşık 8 litre.

Hacim konusu iki tekerle seyahat eden bisiklet ve motosikletçileri de ilgilendiriyor. Çadır satın almadan önce heybe ve bagajlara sığdığından emin olmalısınız. Örneğin yukarıdaki Karrimor Xlite çadırın polleri katlandığında 50 santim kadar uzunluğa sahipler. Birçok bisiklet heybesi ve motosiklet bagajı bu uzunlukta pollerin sığamayacağı derinlikte imal edilmiş. Sahip olduğum tek kişilik MSR Hubba çadırda aynı problemi yaşadım. Bisiklet heybesinin 40 santimlik derinliği 53 santim uzunluğundaki polleri sığdırmaya yetmedi. MSR Hubba (veya hayalini kurduğunuz diğer çadırlar) İnternet'te araştırırken müthiş, tam da aradığınız özelliklerdeki çadırlar gibi görünebilir. Yalnızca 1.2 kilogram ağırlığa sahip bu çadırı heybe ve bagaja sığdıramayacağınız yalnızca satın aldıktan sonra ortaya çıkıyor.

Ağırlık ve hacim konusunda son sözler

Çadır satın alırken “iki kişilik çadırla üç kişilik arasında 100 lira oynuyor” deyip de ağır çadırları tercih ederseniz boşuna hamallık yaparsınız. Yukarıda dalgasını geçtiğim “her koşula hazır olma” örneğini de lütfen sakin bir zamanda, objektif biçimde değerlendirerek, katılacağınız faaliyetleri süzgeçten geçirin.

Hayal ettiğiniz sert hava koşulları yılın sayılı bir kaç gününde, belli irtifalarda yaşanıyor. Dağlardaki hava durumu tahminlerini takip ederek; baktınız sert rüzgar var, faaliyeti erteleyerek ağır ve hantal çadır ihtiyacınızı ortadan kaldırabilirsiniz.

Lütfen beni dinleyin. Yılın 10 ayı boyunca kullanabileceğiniz, genel maksatlı ve hafif bir kamp çadırı ile başlangıç yapın. İlerleyen zamanlarda, yüksek irtifa dağcılığı yapmaya niyetlendiğinizde, bu amaç için özel üretilmiş ayrıca bir çadır alır, ekspedisyon çadırınızı yalnızca ihtiyaç duyduğunuz zamanlarda kullanırsınız. Böylece tek bir çadırın üstüne düşmemiş olur, çadırın daha az yıpranmasını sağlarsınız. Ayrıca bunun yazı var, ilkbaharı var, keyif kampları var.. Dağlara in çık in çık, bir noktadan sonra sıkılacak, faaliyetleriniz çeşitlendirmek isteyeceksiniz.

Çadır çeşitleri

Buraya kadar okuyup, beyniniz yanmadıysa sizi tebrik ederim. Güzelim parkurlarda 20 kilo yükü sırtlamış, “ne işim var burada” dercesine küçük Emrah bakışı atanları görünce, aynısını yaşadığım günler aklıma geliyor. Ağırlık ve hacim mevzusunu bu yüzden uzattım. Şimdi gelelim çadır modellerine.

Aile çadırları

Aile çadırlarını bu yazıya dahil etmeyi düşünmüyordum. Ancak katılımın çok olduğu yayla kamplarında gözlemlediğim içler acısı olaylardan sonra az da olsa bir şeyler yazmak istedim.

Dayının altında 400 binlik arazi aracı var. Allah daha çok versin. İş hayatından, binaların içinde geçirdiği tatillerden sıkılıp, doğada huzur bulmaya karar vermiş. Güzel.

Karı koca ve ufak çocukları için çadır aramışlar. Outdoor mağazası da bakmış dayıda para var. 8 kişilik Husky Boston'u gazlamışlar. Karı koca çadırı kurmaya çalışıyorlar, ne mümkün! Hep birlikte, 6 kişi çadırı kurana kadar ecel terleri döktük. Sonra da yağdı mı bir güzel yağmur. Çadır su geçirmedi fakat dışı sırılsıklam oldu. Çadırı toplayıp arabanın bagajına koyunca içi dışı ıslandı. E bu çadırı kurutmak için salona sersen salon yetmez.

Adamcağız hırsından ağlayacaktı. Dedim “Abi bu çadırı gider gitmez kurut. İki gün bekletirsen üçüncü gün çürümeye başlar”. Dayıya daha önce incelemesini yaptığım Husky Felen 3-4 kişilik çadır satın almasını önerdim. Bu bahaneyle şimdi arkadaş olduk, beraber kamplara gidiyoruz.

Büyük aile çadırlarını yalnızca gidip de kamping alanında 1 ay veya tüm yaz sezonu boyunca kalacaksanız değerlendirin. Hafta sonları kullanacağınız, kurup kaldırmalı geniş çadır arıyorsanız; en fazla Husky Felen tarzı çadırlara bakın. Bu arada şunu da bilmelisiniz. Husky Felen gibi çadırlar, yazın sahilde içlerinde havale geçirmenize neden olacak kadar hava sirkülasyonu az olan çadırlardır.

Outdoor mağazalarında satılan aile çadırları soğuk ve yağışlı havalara göre üretilmişlerdir. Bu nedenle kumaşları soluyabilir özellikte değildir. Özellikle zemin seviyesinde (uyurken) hava sirkülasyonu yok denecek kadar azdır. Yazın sahillerdeki kamping alanlarında sıcaktan havale geçirmenize neden olabilirler. Sahillerde, kamping alanlarında uzun süreli kamp kuracaksanız, klasik bez çadırlar çok iyi soludukları için en doğru tercih olacaklardır.

3 mevsim çadırlar

3 mevsim olarak satılmalarına rağmen, kaliteli modellerin soğuk kış aylarında yağmur ve kar yağışı altında kullanılmamaları için neden göremiyorum. Yılda ortalama 50 faaliyet yapıyorsam 48'inde 3 mevsim çadır kullanıyorum. Yukarıda sıraladığım çadırda konaklama çeşitleri arasında 1'den 6'ya kadar olan tüm faaliyetlere, ülkemizdeki tüm yaz dağcılık faaliyetlerine (Ağrı dağı dahil), hava durumu raporlarını dikkatli biçimde takip ederek kışın gerçekleştireceğiniz yedinci maddedeki birçok faaliyetlere 3 mevsim çadırlarla katılabilirsiniz. 3 mevsim çadırların zayıf oldukları tek konu sert rüzgara karşı dayanıklı olmamaları.

3 mevsim çadırların beni en çok cezbeden yönleri hafif olmaları ve hızlı bir şekilde kurup kaldırmanın mümkün olması. Çadır bir de çantanın içine sığıyorsa benim için olay bitiyor. Yanıma 4 mevsim çadır (ülkemizde 5 mevsim olarak biliniyor) aldığım her sefer pişman oluyorum. Bu arada 4 mevsim çadırımı öyle ağır bir şey zannetmeyin. Yalnızca 2300 gram ağırlığında. Fakat 1 kilo daha hafif 3 mevsimlik çadırı taşımak daha cazip geliyor.

3 mevsim çadırda üşümüyor musun?

Karlı havalarda çadırın çevresini 20 santim yüksekliğinde kar birikintisi ile çevirerek içeri soğuk rüzgar girmesini engelliyorum. Ayrıca kişiyi sıcak tutan çadır değil; tulum. Bir üstteki satırda ifade ettiğim gibi, dikkat etmem gereken tek konu sert rüzgarlar. Rüzgarlı havalarda zirve faaliyetleri de genellikle iptal edildiğinden, hava durumu raporlarını takip edip faaliyeti erteliyorum.

Dağda aniden hava patladığında ne oluyor?

Sert rüzgar olacağını bildiğim faaliyetlere 3 mevsim çadırla katılmıyorum. Bunun altını çizeyim. Sürpriz, anlık durumlarda ise, çadıra bir zarar gelmemesi için polleri köşelerden çıkarıp çadırın üstüme yıkılmasını sağlıyor, rüzgar geçene dek çadırı bivak gibi kullanıyorum. Hava durumu belirsizse, fırtına, tipi gibi durumlar öngörülüyorsa, elbette yanıma bu tip hava koşullarına uygun çadır alıyorum.

3 mevsim çadırları 4 mevsim çadırlardan (ülkemizde 5 mevsim olarak bilinen modeller) ayıran farklar neler?

Bu farklardan ilki çadırın geometrik yapısı ile ilgili. 3 mevsim çadırlarda konfor ön planda olduğu için 4 mevsim çadırlara kıyasla genellikle daha yüksek olurlar.  Çadır ne kadar yüksek olursa, rüzgardan o denli etkilenir. Ayrıca pollerde kullanılan alaşım malzeme, pol çapları ve pollerin tente üzerindeki yerleşimi sert rüzgarlar gözetilerek tasarlanmamıştır. Bir diğer fark dış tente kumaşının kalınlığı ile alakalıdır. 4 mevsim çadırların dış tente kumaşları daha kalın, böylece daha ağır olur. Kalın kumaş bilinenin aksine, yağmurdan daha iyi korumak için değil; rüzgar mukavemetinin daha yüksek olması için kullanılır.

3 ve 4 mevsim çadırlar
Solda 3 mevsim Big Agnes Copper Spur, sağda 4 mevsim Big Agnes Battle Mountain

Üç mevsim çadırları 4 mevsim ve ekspedisyon çadırlarından ayıran bir başka fark da iç tentelerinde görülür. 3 mevsim çadırların iç tentelerinin neredeyse tamamı tülden oluşur. Burada amaç sıcak havalarda hava sirkülasyonunun daha iyi sağlanmasıdır.

Kaç mevsim çadır alacağıma kararsızım, nasıl karar vermem doğru olur?

Kış dağcılığı yapmayacaksanız, 3 mevsim çadır en doğru tercih olacaktır. Ayrıca 3 mevsim çadırla kış dağcılığı yapılmaz diye de bir kural yok. Kamp alanı 1500-1800 metrelerde bulunan, havanın açık ve rüzgarsız olduğu kış dağcılığı faaliyetlerine 3 mevsim çadırla katılabilirsiniz.

Kış dağcılığı yapmıyor, çeşitli yaylalarda kış kampları yapıyorsanız, 4 mevsim çadırların gerekli olmadığını düşünüyorum. Elbette burada anlattıklarımın tümü kendi görüşlerim. Ancak yılın kısa bir dönemi için ağır, hantal çadır alıp, geri kalanında boşuna yük etmenize de gönlüm elvermiyor.

4 mevsim çadırlar (ülkemizde 5 mevsim olarak bilinen çadırlar)

Sert hava koşullarına yönelik imal edilmiş çadırlar için kullanılan 4 mevsim tabiri, genellikle yanlış anlaşılıp, sanki bu çadırlar 4 mevsim boyunca her koşulda kullanılır gibi bir algı oluşmasına neden oluyor.

Oysa ki durum aslında düşünülenin tam tersi. 3 mevsim çadırlar sert rüzgar hariç; kar, yağmur, soğuk, sıcak her türlü hava koşulunda kullanılmaya elverişli oldukları için, “her koşula uygun” tabirini daha çok hak ettiklerini düşünüyorum.

Tekrar ediyorum. 4 mevsim çadırların (ülkemizde 5 mevsim olarak adlandırılan çadırlar) belki de tek avantajları 35+ km/saat hızında esen rüzgara dayanacak şekilde imal edilmiş olmalarıdır.

Rüzgardan daha az etkilenmenin bedeli ise, daha kalın dış tente kumaşı, daha kalın poller, iç tente duvarlarında ince tül yerine dokuma kumaş tercih edilmesi ve alçak profilli tasarım olarak karşımıza çıkar.

Artık bu kadar bilgi yeter. Aşağıda biraz da soru-cevap yaptıktan sonra bu yazıyı sonlandırmanın vakti geldi.

Kendi başına ayakta durabilen (Freestanding) çadırlar nedir?

2020 yılı itibarıyla, sportif kampçılık için 3 farklı tip çadır satıldığını söyleyebilirim.

  • Kurulduğunda ayakta durabilmesi için zemine kazık çakıp çadırı gerdirmenin şart olduğu (non-freestanding) tipte çadırlar.
  • Kurulum aşamasında yalnızca pollerini geçirmek suretiyle kendi başlarına (herhangi bir gerdirmeye ve desteğe ihtiyaç duymadan) ayakta durabilen (freestanding) çadırlar.
  • Pol, kazık ve iplerin yardımıyla ayakta durabilen, tarp benzeri çadırlar.

Geçmişte kullandığım Ferrino Lightent uygun fiyatlı, 1500 gram ağırlığında harika bir çadırdı. Çadırın tüm olumlu yönlerini gölgeleyen bir olayı vardı. Kamp yüküyle kilometrelerce yürüdükten sonra “şuraya kamp kurayım” dediğinizde çadır yer beğenmiyordu.

Yaklaşık 6 kazık çakmadan, yani kazıkları zemine sıkı biçimde saplayıp çadırı gerdirmedikçe çadır üzerime yıkılıyordu. Zemin görünürde toprak olsa dahi, çoğu durumda mutlaka kayalara denk geliyor, insana o yorgunlukta saç baş yolduruyordu. Birçok defa çadırı kurmaktan vazgeçip, yorgunluktan içine girip bivak torbası gibi kullandım.

Bu durumu özellikle tünel tipi çadırlar üzerinde düşünürken mutlaka göz önünde bulundurun. Uzun lafın kısası, kendi başına ayakta duran (freestanding) çadırların kurulum rahatlığı hiçbir şeye değişilmez.

Çadırda rahat etmek için +1 kişi kapasiteli çadır satın almak doğru bir tercih olur mu?

Kamp yükünü sırtlayıp uzun mesafeler yürüdükten sonra kamp kuracaksanız, işin keyfi tarafından çok sportif yönüyle ilgiliyseniz bence 2 kişilik çadırlardan şaşmayın.


İlginizi Çekebilecek Yazılar:

“Kamp çadırı seçimi [2021 yılı güncellemesi]” üzerine 48 yorum

  1. karadenizde Giresun’da kullanacağım. kaldığım köy sahil köyü. ama bir sene gibi kalacağım. denizi yarım saatlik uzakdan olsa da görebiliyorum ama hep yağmurlu hava ve kışın kar da yağar. bahçeye kurmayı düşünüyorum. orada kalmaya çalışacağım. kasamızda bayağı kısıtlı. aslında düşündüğüm çadır Kamp-Rite oversize. ama o kadar param yok. bana tavsiyede bulunabilirmisniz?

    Yanıtla
  2. Merhabalar 4 kişilik bir aileyiz, kış haricî (çok soğuk) kamp için çadır bakıyorum, bir türlü karar veremedim…
    3x3m 2 oda şeklinde bir çadır yaptırmaya karar verdim fakat tereddütlerim var. Çadır çok ağır ve çok yer kaplıyor. Fikrinizi alabilirmiyim

    Yanıtla
  3. Hocam yazınızı sonuna kadar okudum teşekkürler. Ben ilkbaharın sonların, sonbaharın başlarına kadar kamp yapan biriyim. Göl kenarlarında ve yazın deniz kenarlarında gölgelik yerlede. Sizin 4. Grubunuz diye biliriz ve bütün bunları arabayla yapıyorum. Her sene 2 kere kuracağım bir çadırı en az bir 10 yıl kullanmak istiyorum. Bu doğrultuda en önemli değişkenin de havalandırma olduğu kanısındayım. Bu sebeple bütün decathlon çadırlarını eledim. Yurtdışındaki popüler markaların çocuğu muhtelif sebeplerle Tr’de olmadığından yaptığım pazar araştırmaladı sonucu son bir noktaya geldim ve size danışmak isterim. Bütçem 1000-2000 arası ve 3 kişinin kalacağı bir çadır arıyorum. Yurtdışından getirme verimsizliğine düşmeden en ucuz bulabildiğim tek MSR çadırı, Elixir 3 ve pazarlıkla 2600 bantlarına inebildim onu ya da diğer seçenek Husky markasının ihtiyacımı karşılayacak olan bir modelini alacağım. Msr için bütçemi zorlamaya değer mi bu fiyata bulmuşken? Siz bu konuda ne dersiniz? Uzun yazdım affedin, görüşleriniz önemli. Teşekkürler.

    Not: Husky için konuştuğum yer su geçirmezlik değerini vurgulayarak Msr’ın overrated olduğunu ve Huskynin çok daha iyi olduğunu vurgulamıştı.. inanamıştım; yazınızı okuyarak mevzuyu anlamış oldum.

    Yanıtla
      • Yorumunuz için teşekkür ederim. Bahsettiğiniz çadır Tr’de 2600tl bantlarında satılıyor. Rica etsem o fiyatlara çıkmışken neden MSR Elixir 3’ü almamı önermediğinizi açıklayabilir misiniz?

      • Felen’in önünde balkon oluşu, iyi hava akışını engeller gibi bir kaygım var. Bu nedenle emin değilim. Değerli yorumlarınız için teşekkürler.

Yorum yapın