İlk kez gidecekler için Ağrı Dağı Tırmanış Rehberi

Geçtiğimiz Ağustos ayında Ağrı Dağı’na çıkanlar kervanına nihayet ben de katıldım. Aslında Ağrı’ya çıkmakla ilgili hiç bir hayalim yoktu. Herşey Kadir abinin teklifi sonucunda gelişti. Bana kalsa belki 5 yıl sonra, belki de kışın tek başıma çıkmaktı planım.

Kadir abi Ağustos ayının son haftası için gerekli bağlantıları yaptı. Toplam 3 kişi Kadir abinin arabasında yolculuk yapacak, İstanbul'dan Doğubayazıt'a kendi imkanlarımızla ulaşacaktık. Ağrı macerasının beni en çok cezbeden tarafı “yolculuk” olmuştu. Çorum'dan sonra Doğu Anadolu'yu doğru dürüst görmek fırsatım olmamıştı.

Yol / Seyahat

Cumartesi sabahı saat sabah 9'da Kadir abi ile Pendik'de buluşarak Adapazarı'nda Hasan abiyi almak üzere yola koyulduk. Adapazarı'nda Hasan abinin eşinin hazırladığı süper kahvaltının ardından Bolu Gerede'ye devam ettik ve Kastamonu istikametinde ilerledik.

Bu ayrıntıları araçla seyahat etmek isteyenler için anlatıyorum. Kusursuz bir yolculuktu.

[field name=iframe]

İlk molayı Kastamonu'nun ilçesi Tosya'da verdik. Yol üstündeki pahalı ve sağlıksız restoranlar yerine ilçelerde mola verip esnaf lokantalarına uğramanızı, kıraathanelerde çayınızı içmenizi tavsiye ederim. Yemeğin ardından Tosya'nın meşhur saray helvasını çaya katık edip, dönüşte tekrar uğramak üzere bu güzel ilçeye veda ettik.

Hava kararınca Amasya'ya vardık. Bir saat kadar Amasya'da turladıktan sonra akşam yemeğimizi yedik. Henüz saat çok geç olmadığından devam etmeye; yolu yarılamaya karar verdik. Sivas'a bağlı Suşehri ilçesine kadar devam ettik. Suşehri'nde Öğretmen Evi'nde konaklamaya karar verip, kişi başı 20 TL ödeyerek tertemiz bir odada duşumuzu alıp uyuduk. Ertesi gün sabah 10 sıralarında tekrar yola koyulduk. Yol üstünde muhtelif zamanlarda molalar vererek Erzurum'a kadar devam ettik. Erzurum'da bir saat gezip tatlı yedikten sonra akşam 19 sıralarında Doğubayazıt'a vardık.

isfahan otel
İsfahan Otel, Doğubayazıt'da kalınacak temiz, uygun fiyatlı bir otel.

Doğubayazıt'ta Kadir abinin anlaştığı tur firması bizi İsfahan Otel'e yönlendirdi. İsfahan Otel'de kahvaltı dahil kişi başı 30 TL ödeyerek odamıza yerleştik. Kısa bir Doğubayazıt turunun ardından karnımızı doyurduk.

Yemek / Gıda faslı

Otele dönerken markete uğradık. Markette bir yanlış bir de doğru yaptık. (Hata benden kaynaklanıyordu)

Doğru: Adam başı 6 tane 1,5 litrelik su satın aldık.

Yanlış:

Ben: Kadir abi, yukarıda 2 öğün yemek veriyorlar. Bir şey almamıza gerek yok. Biraz bisküvi alsak yeter.

Kadir abi: Tamam, öyle diyorsan bir şey almayalım.

Ben: Evet abi yeaa, kamp ocağı bile götürmemize gerek yok. Boşuna yük etmeyelim.

Başımıza gelenler: Yanımıza yalnızca su ve adam başı 2 paket bisküvi aldık. Yukarıda geçirdiğimiz 3 gece boyunca bisküviler ana öğünüm oldu. Bunları tek tek, koklayarak, dilimle damağım arasında eriterek, titreyerek yedim.

Tur firmasının verdiği yemeklerin tadı önemli değil (kötü değildi), fakat miktarı azdı. Zirve akşamı yediğimiz yemekte verilen makarna miktarı avuç içimi doldurmayacak kadardı. Makarnanın yanında bildiğiniz 4 adet ince patates dilimi ve bir bardak çeşitli hazır çorbaların karışımından meydana gelmiş ılık sıvı dişimizin kovuğunda kaldı.

Suları iyi ki almışız. 3200 ve 4200 kamplarında lezzet ve mineralden yoksun kar suyu veriliyor. Belki de faaliyet boyunca kendimizi iyi hissetmemizi yanımıza aldığımız sulara borçluyuz. Yanımızda yeterli miktarda su olmasına karşın, ocak almamıştık. Kar suyu ile yapılıp dağıtılan çay abdest suyu gibiydi. Keşke en azından ocağı yanımıza alsaydık… çay, kahve yapıp içerdik. Keşke beni dinlemeseydin Kadir abi.

Gıda ile ilgili nasihatler: Mutlaka aşağıda sıralayacaklarımı yanınıza alın (kişi başı). Yükü katırlar taşıyor. İhtiyacınız olmayacağını düşünseniz bile, tur firması aç kalmayacağınıza dair sizi ikna etse de yanınızda bulunsun.

  • 3 paket noodle veya 1,5 paket makarna
  • 300 gram kavurma
  • 5 paket hızlı hazır çorba
  • 300 gram eski kaşar
  • 200 gram zeytin
  • 1 paket helva
  • Muhtelif kuru meyva ve yemişler
  • 5 adet 1,5 litrelik su
  • 3 kişi için 2 dolu kamp tüpü + 1 ocak

Neden böyle oldu: Biz üç kişiydik. Tur firması bizi 14 kişilik Yudosk ekibine dahil etti. Ben çok cüzi bir miktar vererek katıldım. Diğer 2 arkadaşım istenen rakamı verdiler. Şimdi bana soracaksınız; “az ödedin, neden şikayet ediyorsun?”. Şikayet etmiyorum. İzlenimlerimi yazıyorum. Toplam 17 kişi, herkes eşit aynı miktarda yedik içtik.

Söyleyeceklerim tamamen varsayım. Belki de Yudosk grubu pazarlık ederek az bir ücrete anlaştı. Bu yüzden yemekler sınırlıydı. Neticede 14 kişiye ayrı, bize farklı yemek verecek halleri yoktu. Ortaya ne geldiyse birlikte yedik. Örneğin kişi başı 1450 TL ödeyip, Bukla turla gelen bir grubun yediklerine içtiklerine dikkat ettim; sofralarında antep fıstığı, badem eksik olmadı. Anladığım kadarıyla yeme içme işi ödediğiniz miktarla orantılı.

Gıda ile ilgili özet: Yukarıda saydıklarımı satın almış olsaydık birinci sınıf bir ekspedisyon olacaktı. En pahalı turu tercih etseniz dahi, size fazladan verebilecekleri tek şey gıda. Gıda haricinde şartlar herkes için aynı. Yanınızda mutlaka hariçten yiyecek, içecek ve ocak bulundurun.

Doğubayazıt – Eli Köyü – Ana Kamp ulaşım

Kahvaltının ardından sabah 7:30'da otelin önünde hazır olmamız söylendi. Kim akıl etti hatırlamıyorum, kamp malzemelerimizi çuvala koymanın iyi bir fikir olduğunu anladık. Tesadüfen otelin yakınlarında bir nalbur dükkanını açtı, 17 kişi nalbura hücum ettik. Çuval sayesinde malzemelerimiz dökülmeden, kaybolmadan araçlara ve katırlara yüklenebiliyor. Ağrı macerasına kalkışırken malzeme listenize kişi başı 1 tane büyük boy çuval eklemenizi kesinlikle tavsiye ederim. Çuvallara çanta ve malzemelerimizi koyup üzerilerine isimlerimizi yazıp bir güzel bağlayıp araçlara teslim ettik. Böylece kaybolma riski de azalmış oluyor.

ağrı dağı eli köyü
Eli Köyü'nün biraz yukarısında araçlar duruyor. İniyoruz, yükler katırlara yükleniyor.

Yaklaşık 1 saat süren yolculuğun ardından Eli Köyü'ne vardık. Köy dediysem kafanızda büyük bir yer canlandırmayın. Eli köyü bir kaç evden oluşan, terk edilmiş görünümlü ufak bir mezra sadece. Köye 10 dakika mesafedeki düz bir alanda araçlardan indik. Çuvallara yerleştirdiğimiz çanta ve malzemelerimiz katırlara yüklendi.

eli köyü ağrı
Eli Köyü civarı. Aslında ortada köy diye birşey yok, yalnızca birkaç kerpiç ev. Fotoğraf: Meraklı Gezgin

2055 metreden 3300 metrede yer alan ana kamp bölgesine doğru yürüyüşe başladık. Bot giymedim, çanta almadım. Yalnızca rüzgar geçirmez soft shell ceket ve 1,5 litrelik su ile yürüdüm. Altımda pantolon yerine deniz şortu vardı. Bildiğiniz patikalardan ilerleyerek yürüyorsunuz. Yol çok dik değil. 3000 – 3300 arası biraz dikleşiyor o kadar. 3 – 6 saat arası bir sürede rahatlıkla kat edebilirsiniz.

ağrı dağı
Eli Köyü – Ana Kamp arası durup dinlenebileceğiniz çobanlara ait çadır bulunuyor.

Başlangıçta mükemmel, açık bir hava vardı. Son yarım saat kapadı ve yürüyüşün son 15 saniyesi bardaktan boşalırcasına yağmaya başladı. Kendimi ana kamptaki kil çadırın altına zor attım. Ufak bir sırt çantası taşımak, içinde de panço ve atıştıracak bir şeyler bulundurmakta fayda var.

ağrı dağı 3200 kamp alanı
Ağrı Dağı 3200 Kamp Alanı

Hava bozduğu için başıma gelecekleri önceden sezdim. Bu nedenle kamp alanına ilk ben vardım. Kısa süren yağmurun ardından teker teker gruptakiler de gelmeye başladı. Hiç huyum değildir ancak uyanık davranıp çadır için güzel bir yer kaptım. Nitekim benden sonra gelenlerin de ilk yaptığı iş bu oldu. Çadır yeri ile ilgili verebileceğim tek tavsiye düz ve çimenlik bir yeri tercih etmeniz. Bu yükseklikte yağmur çok sık yağabiliyor; çadırınızı toprak zeminde kurmak zorunda kalırsanız çamurla uğraşmak durumunda kalabiliyorsunuz.

ağrı dağı 3200 kamp alanı
Farklı bir açıdan 3200 kamp alanı. Benim yüzümden aç kalan Kadir ve Hasan abi.

Çadırları kurduktan sonra beklediğimiz coşkulu kamp ortamı oluşmadı. Herkes çadırlara çekildi. Ertesi gün sabah saat 8 gibi 4200 metreye aklimatizasyon çıkışı yapılacakmış. Uyuduk.

[field name=iframe2]

yukarıdaki rotayı https://tr.wikiloc.com/wikiloc/view.do?id=5652363 adresinden inceleyebilir, bilgisayarınıza veya gps cihazınıza indirebilirsiniz. Eli Köyü'nden başlıyor, zirve ve ardından Çevirme Köyü'nde sonlanıyor.

ağrı dağı rota
Rotayı bir de kabaca, elle çizdim.

Ana Kamp – 4200 Kampı

Sabah 7'de uyanıp kahvaltı için toplandık. Düşük kalorili diyet şeklinde hazırlanan, kibrit kutusu kadar peynir ve bir kaç zeytinden oluşan kahvaltıyı yedikten sonra Kadir ve Hasan abiyi uğurlayıp tekrar çadıra girip uyudum. Saat 11'de tekrar uyanıp tek başıma kamp alanının tadını çıkardım. Tüm malzemelerimi çantaya doldurup 3300'e geri dönmemek üzere 4200 kampına doğru hareket ettim. Amaç biraz da kışın tek başıma gerçekleştirmeyi düşündüğüm Ağrı tırmanışı için kamp yüküyle kendimi sınamaktı.

ağrı dağı
Ana Kamp'tan 4200 yolunu yarılamışım. Biraz aşağıda durup dinlenebileceğiniz bir çadır, en aşağıda ise 3200 kampı görünüyor.

4 saatlik sıkı bir yürüyüşün ardından 4200'e ulaştım. Amacım aynı gece zirve tırmanışına katılmaktı fakat çantamda kalan tek paket bisküvi bana yeterli enerjiyi vermedi. Ertesi gün bizim grup gelene kadar aç bir vaziyette çadırda 24 saat geçirdim. Gece defalarca yağmur, kar ve dolu yağdı. İrtifa kaynaklı baş ağrısı yaşamadım.

ağrı dağı
Yukarıda çektiğim fotoğrafın devamını, aynı noktada bu kez objektifi 4200 kampına çevirerek çekiyorum. Sağ yukarıda Kızılay çadırına benzer çadırın olduğu yer 4200 kampının başlangıcı.

Ertesi gün sabah çadırdan çıkmadım. Öğlen vakti uzaktan Hasan abinin sesini duyunca çadırdan fırlayıp “Abi bisküvi kaldı mı?” diye yakasına yapıştım.

Bizimkiler gelince moralim düzeldi. Bu esnada Yudosk'tan birkaç kişiyle muhabbet etmeye de başladık.

ağrı dağı 4200 kamp alanı
Ağrı Dağı 4200 kamp yerinden bir köşe. Alan dar ve taşlık. Kar yağdığına bakmayın, yarım saatte eriyor.

4200 kampı taşlık ve dar bir alan. Çadır yerleri sınırlı. Bir gün önceden geldiğim için gene en iyi yeri kapmayı başardım. Kamp alanında manzara dışında çok fazla ilgi çekici birşey yok. Etrafı gezebilirsiniz ancak buraların mayınlı alanlar olduğunu unutmayın. Bastığınız yerlere dikkat edin. Mayın derken patlayan değil koku yayan cinsini tarif ediyorum 🙂 Ufak bir alan olduğu için tuvalet ihtiyacı birkaç metre ötedeki kayaların altına yapılıyor.

24 saatlik uykunun ardından akşama doğru ertesi günkü zirve tırmanışı için antrenman yapmak amacıyla 300 metre kadar yükselip çevreyi gezdim. Size de aynısını tavsiye ederim. Yorgun olsanız dahi hareketten kaçınmayın, zira sabaha karşı zirve yürüyüşü olacağı için külçe gibi şiş içinde uyanmak istemezsiniz.

Güneş battıktan sonra bir şeyler yedik (yazının başında bahsettiğim avuç içi kadar makarnalı öğün) ve çadırlara çekildik. Çadırda zirve çantalarını hazırladık. Zirve tırmanışına (yürüyüş demek daha doğru fakat işin havasını kaçırmayalım) ortalama ağırlığı 2,5 kiloluk kamp çantalarınızla değil, ufak sırt çantalarıyla çıkmanızı öneririm.

4200 Kamp – Zirve

Birkaç saatlik uykunun ardından sabaha karşı saat 01:30'da uyandık. Hemen giyindik ve tur çadırında çorba verildiğini duyup çadıra koştuk. Birkaç çeşit hazır çorba ve arta kalan makarnaların karışımından yapıldığı belli olan çorbayı tadına bakmadan maksat boş mideyle zirve yapmayalım diye içtik.

Hava müthiş soğuktu. Rüzgar da vardı. Kıyafetlerim bu şartlara hazır değildi. İçimde iç çamaşırı olmadan yazlık yürüyüş pantolonu, üstte polar onun üstünde de eşofman kıvamında rüzgar kesen bir ceket. Bere, balaklava yanıma hiç birşey almamıştım.

Ağrı Dağı yaz faaliyeti için yazının sonunda sıralayacağım giysileri mutlaka yanınıza alın.

Yarım saat kadar bol sıvı aldıktan ve çorba içtikten sonra 3 farklı tur firması 10'ar dakika arayla tek sıra halinde saat 02:00'da tırmanışa başladık. Yükseldikçe ısı düştü, rüzgar arttı.

Zig zaglar şeklindeki dar patikayı takip ederek zirve yoluna devam ettik. Hareket halinde olduğum için yüzüm dışında bedenim sıcaktı. Yürüyüşün ortalarında gruptan biri zorunlu tuvalet molası verdiğinde benim bittiğim an bu oldu. İncecik giysilerle üşümeye başladım. Sert rüzgar yüzümü neredeyse felç etti. Konuşamayacak kadar perişan olmuştum.

Bir ara gruptan bir bayan çantasından su çıkarmasına yardım etmemi rica etti. Kendisine “avağğğ” diye bir ses çıkarıp (kusura bakma anlamında) yola devam ettiğimi hatırlıyorum. Dünya yıkılsa umurumda değildi. Yukarıda saydığım malzemeler yok muydu? Evde çifter çifter vardı. “Azıcık soğuk ne yapabilir ki…” deyip yanıma almamıştım.

Ortalık aydınlanmaya başladığında ardınızda bıraktığınız manzara görülmeye değer. Ağrı dağının devasa gölgesi çok etkileyici.

Ağrı Dağı Zirvesi
Yükselişin ardından zirveye 20 dakika mesafede 4900 metre civarlarında zirve platosuna çıkacaksınız. Yazın kar buradan itibaren başlıyor.

5000 metredeki düzlüğe varana kadar onlarca kez geri dönmeyi düşündüm. Hayatımda hiç bu kadar üşüdüğümü hatırlamıyorum. 5000 metredeki platoda 20 metrekarelik ufak bir alana güneşin düştüğünü görünce sırtımdaki çantayı atıp bu alana doğru koştum.

10 dakika kadar güneşlendikten sonra içim ısındı ve son bir gayretle 100 metre daha yükselerek zirveye vardım.

ağrı dağı zirve
Yukarıdaki fotoğrafı bu kez zirveye dönerek çekiyorum. Tehlike arz eden tek yer bu bölge. Cam buz olduğunda kayıp metrelerce düşme riski bulunuyor. Biz şanslıyız. Yeterince kar, buz tabakasını örtmüş durumda. Yukarıda gördüğünüz yer Ağrı Dağı'nın zirvesi.

Tehlike

Ağrı Dağı'nda tehlikeli olarak nitelendirilebilecek tek yer zirve düzlüğü. Düz dediysem dümdüz değil elbette. 10 derece eğimli plato, zirve tepesine varan son 150 metrede 40 dereceyi buluyor. Buradaki sorun eğer kar yoksa, az veya yeni yağdıysa altındaki buz tabakası. Burada kayarsanız sizi durduracak hiçbir engel bulunmuyor.

Hatırlanacağı üzere 2000 yılı kışında Nasuh Mahruki ve beraberindeki 3 dağcı bu bölgede kaza geçirmiş, dağcılardan İskender Iğdır hayatını kaybetmişti. ( Kaza Raporu )

Krampon veya kazmaya 4900 metreye kadar kesinlikle ihtiyaç duymuyorsunuz. Ben ve beraberimdekiler zirveye kadar her ikisini de kullanmadık. Kar oldukça derin ve yoğundu, bu yüzden buzla temasımız olmadı.

ağrı dağı zirve
Zirveden (Atatürk Zirvesi), Küçük Ağrı'ya (İnönü Zirvesi) doğru bakış.

Zirve ve iniş

Zirvede üstüme rahatlık çöktü. Yalnızca güneşin tadını çıkardım. Rüzgar kesilmişti ve hava çok açıktı. Yarım saat kadar zirvede oyalandıktan sonra hızlı bir biçimde 4200 kampa doğru inişe geçtik. İniş çıkıştan daha fazla yorucuydu. Dizlerim haşat oldu. Hem çıkışta hem de inişte mutlaka baton kullanın.

Ağrı Dağı Zirve
Ağrı Dağı Zirve Panoromik çekim

Oldukça hızlı alçaldığımız için gruptan 45 dakika önce kamp alanına vardık. Biraz dinlendik ve toparlanmayı son dakikaya bırakmamak için çantalarımızı yerleştirdik. O dakikalarda gözümde tüten tek şey sıcak bir yemekti. Grup geldikten sonra kamp yüklerimiz katırlara kondu ve 3200 kampına doğru alçalmaya başladık.

3200'de kısa bir molanın ardından farklı bir rotadan yaklaşık 2200 metreye, Çevirme Köyü'ne yakın bir noktada bizi bekleyen minibüslere kadar iniş devam etti.

Ağrı Dağı
Çevirme Köyü'nden Ağrı Dağı

Ağrı Dağı yaz tırmanışı için tavsiyeler

Gıda:

  • Gıda konusunda yazının başında verdiğim tavsiyelere mutlaka uyun. Yükü katırlar taşıyor. Bütçeyi zorlayacak yiyecekler sıralamadım. Hafif ve pratik kamp yemekleri yazımız yanınıza neler alabileceğiniz hakkında fikir verebilir.
  • Mutlaka kişi başı en az 7-8 litre su götürün.
  • Kamp mutfağı malzemelerinin tamamını yanınıza alın.

Yardımcı Malzeme :

  • Mutlaka yanınızda büyük boy çuval götürün. Minibüs ve katırda taşınan çantanızdan sarkan malzemelerin düşüp kaybolması, hatta zarar görmesini önlemiş olursunuz.
  • Tuvalet hijyeni için çantanıza ıslak mendil koymayı unutmayın.

Fotoğraf Makinesi :

  • Yanınıza kompak fotoğraf makinesi alın. DSLR ile çekim yapacak enerjiniz olmuyor. Gereksiz yere 1,5 – 2 kilo makine taşımayın. Bu tip cihazlar kamp yerinde huzurunuzu kaçırıyor. Çadırda bıraktığınızda aklınız makinede kalıyor. Zira gelen giden belli değil.

Çadır: 

  • Herhangi marka 3 mevsim çadır işinizi rahatlıkla görür. 4200 kampında pahalı çadırlarınızın kumaşları delinebilir. Mümkünse 30 liralık Carrefour ve yapı marketlerde satılan çadırlarla gidin.

Tulum: 

  • Çok özel tulumlar satın almanıza gerek yok. 0 (sıfır) konfor derecesine sahip veya -10 extreme dereceli tulumlar iş görür. Elbette bütçeniz izin veriyorsa daha iyi tulumlar almanızda fayda var.

Kıyafet:

  • Eli köyü – Ana Kamp

    Ana Kamp – 4200 Kampı

    • yukarıdaki malzemeler yeterli gelecektir.Hava rüzgarlıysa eldiven ve bere ilave edebilirsiniz.

    4200 Kampı – Zirve

    • polyester içlik (alt+üst)
    • softshell pantolon
    • polar (hava durumuna göre iki kat)
    • nefes alabilir ceket
    • dağcılık eldiveni
    • balaklava
    • krampon takabileceğiniz dağcılık botu veya sıcak tutacağına güvendiğiniz yürüyüş botu (bağlamalı kramponlarınız varsa)
    • bulabiliyorsanız yün çorap
    • güneş gözlüğü
    • ufak bir sırt çantası (yedek malzeme, termos, yiyecek koyabilmek için)

Ayakkabı / Bot:

  • Hava müsaitse 4200 kampına kadar herhangi bir spor ayakkabı ile çıkmak mümkün. 4200 – zirve arasında ayaklarınızı sıcak tutacağına güvendiğiniz dağ veya yürüyüş botlarınızı kullanabilirsiniz.

Teknik Malzeme:

  • Kazma, kask ve krampon yanınızda mutlaka bulundurun. Biz kazma ve krampona ihtiyaç duymadık, fakat meteorolojik koşullara bağlı ihtiyaç duyulabilir. Satın almak zorunda değilsiniz. Tur firmasıyla görüşüp, uygun fiyatlara kiralama yoluna da gidebilirsiniz.

Kondisyon:

  • Devamlı yürüyüş yapan biriyseniz zorlanmadan Ağrı Dağı'na çıkarsınız. Özel bir hazırlık yapmanıza gerek yok. Uzun süredir yürümüyorsanız iki ay öncesinden yürüyüşlere başlamanızda, dik yürüyüş parkurlarında antrenman yapmanızda fayda var.
  • Ağrı dağı öncesinde Likya yolu, Saint Paul yolu gibi trekking parkurlarını yürümek de hem kondisyon, hem de malzemeleri tanıma açısından faydalı olacaktır.

Sağlık ve Yüksek irtifa kaynaklı hastalıklar

Her yıl, birkaç kere 3000 metre ve üstü faaliyet yapan kişilerin yüksek irtifa kaynaklı rahatsızlıklar çekmeyeceğine eminim. Bu tarz faaliyetler yapmadıysanız, ilk defa 5000 metrelik bir dağa tırmanacaksanız, iki ay öncesinden en azından Uludağ, Aladağlar, Erciyes Dağı gibi faaliyetler yaparsanız, hem dağ ortamına, hem de irtifaya bir miktar alışabilirsiniz.

3000 metre üzeri faaliyetleriniz yoksa da en fazla kısa süreli baş ağrıları, 4200- zirve yaparken de birkaç kez öğürme ihtiyacı hissedebilirsiniz. Zaten ikinci gün 3200 – 4200 çıkış ve inişi yaptırıyorlar. Bünyenizin irtifaya alışacağını düşünüyorum.

45 yaş ve üstü katılımcıların faaliyet öncesi, sağlık durumlarına bakmaksızın, kalplerini kontrol ettirmelerini, efor testi yaptırmalarını kesinlikle öneririm.

Tur Firmaları ve ücret

Ağrı Dağı'nda 3 farklı aşiret tur hizmeti veriyor.  Büyük şehirlerde gördüğünüz onlarca tur firması da aslında bu aşiretlerden hizmet alıyor. Yani bir bakıma sizden aldıkları ücreti yerel firmalarla paylaşıyorlar. Hizmeti veren yerel firmalar. Uzak tur firmaları yalnızca rehber veriyorlar. Doğrudan Doğubayazıt'taki tur firmalarıyla iletişim kurmanız maliyet konusunda avantaj sağlayabilir.

Şimdi burada ücret yazıp ortalığı karıştırmak istemiyorum. Fakat yazının başında belirttiğim gibi dağda alacağınız tek farklı hizmet gıda kalitesi olabilir. Onu da 50 liralık alışveriş yaparak kendiniz çözebilirsiniz. Ücret konusunda şöyle bir tüyo vereyim; İstanbul merkezli bir tur firmasıyla faaliyete katılan bir doktorla görüştüm. Ödediği rakam dudak uçuklatıcıydı. Adam başı 1450 lira (İstanbul-Van ulaşım hariç) vererek katılmışlar. Yedikleri, içtikleri elbette farklıydı, fakat inanın tek fark buydu.

Paranız çoksa, detaylarla uğraşmak istemiyorsanız pahalı olan seçeneklere yönelin.

Ben Cuma Saltık'ın ekibine dahil oldum. Cuma abi de süper, neşeli ve yardımsever bir insan. https://www.facebook.com/cuma.saltik adresinden kendisiyle iletişim kurabilirsiniz.

Son söz

Yukarıda yazdıklarımı her ne kadar “hikaye” tadında yazmak istemesem de, olayların zaman zaman ironik, kimi zaman da çetrefilli koşulları yazının gidişatını belirledi. Okuduğunuzda eminim ki kafanızda beliren pek çok sorunun cevabını bulabileceksiniz.

Eksiklerim olabilir, merak ettiğiniz soruların bir kısmına cevap bulamayabilirsiniz. Lütfen arayıp da bulamadığınız cevaplar hakkında aşağıda yorumlarınızı bırakın. Ben veya benimle bu macerayı paylaşan diğer arkadaşlarım, bilgimiz dahilinde bu yazıyı daha da geliştirelim.

İlerleyen zamanlarda, vakit bulduğumda, bir de Ağrı Dağı rotalarını anlatan, solo kış faaliyeti yapmayı hedefleyen arkadaşlara yönelik, Hasan Dağı tırmanış rotaları ile benzer formatta bir yazı yazmayı planlıyorum.


İlginizi Çekebilecek Yazılar:

“İlk kez gidecekler için Ağrı Dağı Tırmanış Rehberi” üzerine 31 yorum

  1. 10 ay geçmiş, geç gelen cevap için kusura bakmayın. Terör yüzünden dağa çıkışa izin verilmiyor. Bu yüzden planlarınızı ertelediğinizi tahmin ediyorum.

    1- Haziran ayına kadar 3000 metrelere kadar kar olduğunu tahmin ediyorum. Hazirandan sonra motorsikletle 3200’e kadar çıkılabilir, ancak kışın mümkün olacağına ihtimal vermiyorum. Güvenlik nedeniyle kamp alanı dışında yazın bile motorsiklet bırakmanızı tavsiye etmem, döndüğünüzde sürprizle karşılaşmanız olası.
    2- Önceden yürüyorsanız bence zor değil. Yukarıdaki tavsiyeleri dinlerseniz siz de zirveye çıkarsınız. Doğa yürüyüşlerine alışkın olmayan insanlar elbette zorlanacaktır.
    3-Sorduğunuz sorulardan dağlarda tecrübeniz olmadığı sonucunu çıkarıyorum. Kışın sakın böyle bir işe kalkışmayın. Yazın grupla çıkıp kış çıkışınızı kurgularsınız, bu esnada Zirve dağcılık gibi bir kulübe üye olarak yaz-kış eğitimlerine katılıp deneyim kazanırsınız.
    4-En iyi faaliyet zamanları Temmuz-Ağustos ve Eylül başı. Günler uzun, bu da bu tip tırmanışlarda büyük avantaj.
    5-Kışın kar suyu eritebilirsiniz ancak yazın zor. Hele kamp alanı yakınlarında bu işi yaparsanız hastalanırsınız. Hemen her kayanın altında insan dışkısı olması olası.
    6-Elbette mümkün. Ancak eğitim alıp deneyim kazanınca bu hayalinizi gerçekleştirin.

    Yanıtla
  2. Çağatay Bey selamlar… Bazı sorularım olacak…

    Kasım, Aralık gibi bu faaliyeti solo olarak ya da yanımda bir arkadaşla gerçekleştirmek niyetindeyim. Olmazsa Mart’a bırakacağım…

    1) Ulaşımımı motosikletim ile yapacağım. Nereye kadar gidebilirim? 2000, 3000, 4000 metrelere çıkabilir miyim? çıkarsam burada bırakmam güvenli mi? (NOT: Sürüş güvenliği açısından hiç kar, kaygan zemin olmamalı)

    2) Sanırım çok zorlu ve zorlayıcı bir faaliyet değil, doğru mu sanıyorum? 🙂

    3) Faaliyeti hiçbir rehber, katır vs… almadan; tamamen kendimle yapmak niyetindeyim. Dağın eteğinden itibaren sadece kendimle olmak istiyorum. gidebildiğim kadar motosikletimle, gidemediğim kadarımla da yürüyerek… herşeyi de minimumda tutarak yükü azaltacam. Kendimi zorlamak istiyorum. Ne dersiniz? Karşılaşacağım muhtemel zorluklar ve çözümleri hakkında bilgilendirebilir misiniz?

    4) Sizce bu düşüncede bir faaliyet için en iyi zaman ne zaman? Zorlayıcı (ama aşırı değil) ve risksiz….

    5) 7-8 litre su demişsiniz…. Bu biraz fazla değil mi? Kar eritip toz mineral ve tatlandırıcı ekleyerek çözüyordum ben işi. Kar olacak seviyeye ne kadar zamanda gelirim? Gereksiz ağırlık taşımak istemiyorum.

    6) zirvede 1 gece konaklamak istiyorum… Mümkün mü?

    Yanıtla
  3. Hasan dağı yazınızı incelerken Ağrı dağı yazınıza tesadüf ettim. Altın madeni bulmuş kadar sevinçliyim :))

    Yanıtla
  4. Çağatay bey merhaba.
    Ağrı Dağı’na tırmanmak isteyen biri olarak araştırma yaparken yazınıza rastladım.Öncelikle kapsamlı olarak ele aldığınız bu yazı için teşekkür ederim.
    Benim aklıma takılan bir iki-soru var.
    Daha önce hiç dağ tırmanışı tecrübem olmamasına karşın Zirve tırmanışı yapmam mümkün mü?
    Risk nedir ve risklere karşı alınmakta olunan önlemler nelerdir?
    Son olarak başka bir araştırmam da daha önce tırmanan bir dağcının zirvenin buz çatlağına düşmesi sonucu ölümü ile ilgili bir bilgiye rastladım.Bu tür olaylarla karşılaşmanın oranı nedir?
    Kıssadan hisse tecrübe bakımından sıfır olan birine zirve tırmanışını önerir misiniz?

    Yanıtla
    • Çok geç cevap veriyorum kusura bakmayın. Eğer vaktiniz varsa önceden bulunduğunuz şehirde akşamları 10’ar kilometre yürümenizi, Ağrı faaliyetinden birkaç hafta öncesinde Uludağ gibi basit zirve faaliyetleri yapmanızı kesinlikle öneririm. Antrenmanlı giderseniz, hafif malzemeler tercih ederseniz kesinlikle başarırsınız.
      Ben buz çatlağı görmedim. Muhtemelen kış aylarında, farklı bir rotada yaşanmış bir hadisedir.
      Yukarıda bahsettiğim gibi, iki ay öncesinden antrenman yapmaya başlarsanız bir problem yaşamayacaksınız.

      Yanıtla
      • Çağatay bey yardımcı olduğunuz için teşekkür ederim.
        İyi çalışmalar…

  5. Ağrı zirve hazırlıklarında,,Dağ bu havası belli uyarılarım askıda kaldı,Yanımda ne kadar kışlık varsa yedekli olarak sırt çantama doldurdum,Çağatayın üzerinde yazlık pantolon ile mormotun incecik ceketi vardı.4200 Kampında hava günlük güneşlikken birden dolu ve ardından şiddetli tipi neredeyse 5 saat sürdü.Bunun sonunda bir önceki gün neredyse kısa kollu zirve yapılırken esen rüzgarla birlikte hissedilen sıcaklık -15 dereceleri buldu.Yanımda yedek olan hing mountain winstopper polar ceketi çağataya giydirmeseydim zirveyi göremezdi.Diğer arkadaşta kıyafetin azizliğinden 4900 lerden geri dönmek zorunda kaldı.

    Yanıtla
  6. siteni uzun zamandır ilgi ve beğeni ile takip ediyorum özellikle malzeme değerlendirmelerini çok başarılı buluyorum.Fakat bu Ağrı dağı faaliyetinde beni gerçekten şaşırttın yanlışım var ise düzelt lütfen, ben şahsen en basit bir faaliyette bile yanıma jetboil ocağımı kavurmamı veya sucuğumu almadan çıkmam çünkü ne olacağı hiç belli olmaz ki Ağrı ya çıkıyorsun,hadi giyecek konusunu anlayabilirim ama 5000 metreye çıkıyorsun en azından içliği almaz mı insan,en basit hesapla her bin metrede 6,5 derece düşer sıcaklık deniz seviyesi 30 derece olsa zirvenin sıfırın altında olacağı kesin (rüzgarsız) bide bunun gecesi var. herşeye rağmen tebrik ederim,ama şaşırttın beni

    Yanıtla
    • kesinlikle haklısın. orada ben de çok hayıflandım. en azından bi polar ceket, bir de balaklava alsaydım o kadar rahatsız olmazdım. en çok yüzüm etkilendi.
      tabi bir de aylardan ağustos olmasının da etkisi oldu. öyle pis bir sıcak vardı ki, üşümeyi özlemiştim. neyse ki sorunsuz tamamladık 🙂

      Yanıtla

Yorum yapın