Çin ve Pakistan sınırında olan Broad Peak, 1957 yılında efsanevi Avusturyalı dağcı Hermann Buhl’un ilk çıkışını, o zamanlarda ekspedisyon tarzında çıkılan diğer 8000 metrelik tırmanışların tam antitezi olarak, ana kamptan ötede hamal ve oksijen desteği kullanmadan, 4 kişilik küçük bir ekiple gerçekleştirdiği, dağcılık tarihinde önemli yer tutan bir dağdır. Broad Peak seneden seneye farklı karakterler ve zorluklar sergileyen bir zirvedir ve ‘kolay 8000’lik yoktur’ tanımlamasını tamamen dolduran bir tırmanıştır.
Tunç Fındık'ın kaleminden…
2002 ve 2015 yıllarındaki Broad Peak tırmanış Dağcılık 15 denemelerim kötü koşullar nedeniyle başarılı olmamıştı ve bu üçüncü sefer, 2017 yazında Katalan dağcı dostum, birçok 8000’lik tırmanışın veteranı olan Oscar Cadiach ile beraber bu tırmanışı yapmayı deneyecektik. Nanga Parbat ilk kış çıkışı fatihi Pakistanlı Ali Sadpara arkadaşımız da bize eşlik edecekti. Aylar önceden başlayan resmi izin ve organizasyon süreci, sonunda haziran ayı başında Pakistan’ın başkenti İslamabad’a ulaşmamla gerçeklik kazandı. Bu sefer Karakurum’daki tüm tırmanışların başladığı yere, Skardu’ya uçmayı kafama koymuştum, çünkü Karakurum Karayolu adı verilen iki günlük berbat ve tehlikeli araba yolculuğunu bir sefer daha tekrarlamaya arzum hiç yoktu.
Şanslı bir sabahta, muazzam bir Himalaya, Hindukuş ve Karakurum manzarasını seyrederek uçma şansını yakaladım ve Baltistan bölgesinin idari merkezi olan Skardu’ya indim. Broad Peak (8047M) Çıkışı (Karakurum-Pakistan) Tunç FINDIK Broad Peak zirvesinde Tunç bayrağımızla. Tunç, Oscar, Ali ve Yusuf ana kampta, zirveden sonra. Tunç, Oscar ve Ali zirvede Pakistan bayrağı ile.. 16 Türkiye Dağcılık Federasyonu Dağcılık 17 Burada geçen bir haftanın sonunda Oscar ana kampa gelecek trekçi arkadaşlar ile beraber Skardu’ya araçla varmıştı, ben de o esnada yakındaki Deosai çöl platosu kıyısında bazı 5000 metrelik dağlara çıkarak hızlıca aklimatizasyon (yükseğe uyum) elde etmeye girişmiştim.
Skardu’da toplam 50 gün sürecek Broad Peak ekspedisyonunun tüm ana kamp ve dağ donanımını kontrol edip, dağın tabanına ulaşımda kullanacağımız taşıyıcıları organize ettikten ve gereken tüm izinleri finalize ettikten sonra yolumuz açıktı; 16 Haziran günü sarsıntılı ve tozlu bir jip yolculuğu ile, dağın tabanına yapacağımız yürüyüşün başlayacağı 3000 metredeki Askole köyüne vardık. Baltoro boğazındaki bu yürüyüş dünyadaki en muhteşem trekking güzergahlarındandır ve insanı gerçekten görkemli, vahşi bir dağ coğrafyası içinden geçirir. Tüm bu hafta boyunca dünyanın en uzun buzullarından olan 58 km uzunluktaki Baltoro buzulu boyunca kamp kurup sökerek ilerledik ve nihayetinde, 22 Haziran günü Godwin Austen buzulu kıyısındaki 4900 metre irtifadaki Broad Peak ana kampına ulaştık. Ay yüzeyi gibi engebeli, buzultaşla kaplı bu ıssız ve soğuk buzul kıyısını ana kampımız haline getirmek birkaç günümüzü aldı.
Ana kampta halihazırda birkaç ekip vardı ve eski tanıdıkların yanı sıra, yeni arkadaşlar da edindik. Biz geldiğimizde aklimatizasyon sürecini tamamlamış olan iki ayrı ekip zirve denemesi için hazırdılar ve temmuzun ilk günlerinde bu ekiplerin bir kısmı zirveye kötü koşullarda ulaşmayı başardılar.
Aşırı yükseklikte yaşam son derece eziyetlidir, dikkatsiz olunursa ölümcül irtifa hastalıklarına yakalanmak da mümkündür. Biz de kritik bir irtifa eşiği olan 5000 metrede zaman geçirerek en iyi şekilde yükseğe uyum sağlamayı planlıyorduk. Zira 5000 metrelere tam uyum sağlamadan daha yukarılarda tırmanış yapmak mümkün olmaz. Trekçi dostlarımızın iki gün sonra geri dönüş yolunu tutmasıyla, biz de tırmanış hazırlıklarına başladık: malzemelerin tasnifi ve yüklerin organizasyonu. Sonunda 27 Haziran’ın çok erken saatinde kamp 1 ve kamp 2’ye ilk seferimize başladık, herbirimiz sırtımızda 20 kg yüklerle.. Broad Peak batı yüzü rotasında 3 yüksek kamp kullanacaktık: 1. kamp 5650m, 2. kamp 6200m ve 3. kamp 7150m. Bu süreçte irtifaya alışacak, en yüksek kampa iki sefer yaparak donanımı taşıyacak, gereken yerlere sabit ip hatları döşeyecek ve sonunda da uygun zamanda ‘zirve taarruzu’na başlayacaktık, en azından plan böyleydi.
Broad Peak dağının bugün artık standart (bunu en çok kullanılan olarak okuyun!) olmuş batı yüzü rotasına geniş bir buzul alanından geçişle varılıyor, bu kısımda da üç tane ayrı buzul deresini geçmek gerekli ve bu dereleri geçmek ciddi şekilde tehlikeli. Daha sonra dağın batısındaki sırta uzanan uzun kar- buz kulvarlarına ulaşılıyor. Bu kulvarlarda genel olarak 40 ila 55 derece arasında eğimlerde kar ve buz tırmanışı ve kısa miks etaplar geçilmesi gerekiyor (özellikle 1. kampa dek olan kısımda çığ ve taş düşmesi riski yüksek; bu etaplarda önceki yıllarda ölümle sonuçlanan ciddi kazalar olmuştu).
Daha sonrasında batıya bakan belirgin sırt sistemi ile 2. kampa varılıyor ve ardından geniş kar-buz alanları ile, 7000 metrelerdeki geniş platoya (buz alanı) ve 3. kampa ulaşılıyor. 7800 metrede, kuzey zirvesi ve kayalık zirve arasındaki belirgin bele kadar çok uzun bir kar-buz alanı var ve bu etabın son kısmında 50-60 derece kar-buz eğimi ile III+, IV- derece miks tırmanış etapları var. Sonrasında keskin ve uzun sırtlar 8030 metredeki kayalık zirve ve ardından daha da uzaktaki 8047 metrelik ana zirveye uzanıyor.. Karakurum’da bu yıl biraz kuruydu ve Broad Peak dağında 6000 metrelere kadar olan bölümde taş düşmesi riski oldukça yüksekti. Dağın üst kısmı ise, 7000 metreden sonra oldukça derin, batak karla kaplıydı ve her gün zirve sırtlarını kasıp kavuran şiddetli rüzgarın oluşturduğu şahane şekilli yoğunlaşma bulutlarını seyredebiliyorduk.
Toplam bir ay kadar bir süre boyunca yüksek kamplarımızı kurduk, bu kamplara yiyecek, gaz, ip, çadır vb yükler taşıdık ve birbiri ardına gelen iyi ve kötü hava periyotları altında yaşadık. Ancak hava koşulları, Karakurum’a tipik olarak oldukça dengesizdi ve yüksek kamptan zirveye gitmeyi mümkün kılacak oturmuş yüksek basınç sistemi bir türlü gelmiyordu. Bu esnada iki zirve denemesi yaptık ve 7000 metrelerden fırtınada geri dönmemiz gerekti. Zaman ilerledikçe sabrımız azalıyordu, ama bu zirveye çıkmayı çok istiyorduk ve son şansımızı çok iyi değerlendirmemiz lazımdı. Temmuz ayının ikinci yarısı ıslak, karlı ve ümit kırıcı bir hava altında bekleyerek geçti. Gerekirse ağustos ayını burada geçirebiliriz derken, neyse ki buna ihtiyaç olmadı çünkü hava raporları temmuz sonunda uygun hava durumunun geliyor olduğunu müjdeler gibiydi..
Karakurum gibi devasa bir dağ silsilesinde hava tahmini konusu şaka gibi bir şeydir; kısacası çoklukla tutmaması şaşırtıcı değildir. Bu sefer de öyle oldu: 6250 metredeki 2. kampımızda göz gözü görmez tipide, sefalet içinde iki tam gün geçirdik. Bu irtifada yemek, içmek, dinlenip toparlanmak etkin olmaz ve zaten imkanlar çok sınırlıdır. Ancak üçüncü gün hava değişti, zirve taarruzuna katılacak tüm ekiplerle beraber derin karda bata çıka 3. kampımıza, 7150 metreye çıktık; 26 Temmuz günü muhteşem güneşli bir öğleden sonrada yüksek kampta dinleniyorduk. Akşam hava kararırken tırmanışa başlayacaktık, planımız tüm gece boyunca tırmanarak ertesi sabah zirvede olmaktı.
7000 metrelerden 8000’e gidiş çok uzundu ve aralarda dik, teknik etaplar geçilmesini de gerektiriyordu. Velhasıl gece hava kararırken, saat 19.15 gibi tırmanışa başladık. Bu hissiyatı tanımlamak çok zor, inanılmaz büyüklükte bir dağın zifiri karanlık yamacında minicik kafa lambaları! Mürekkep siyahı, yıldızlı gece boyunca eksi 30 derece altına düşen ısıda, bazen 55 derece eğimli sert buz etaplarından tırmanarak, sabahın ilk ışığının geldiği saat 04.45’de 7800 metredeki Broad Peak beline çıktık.
Güneşin ilk ışığını görmek böyle bir geceden sonra insanı gerçekten yaşadığına inandırabilecek tek şey.. Ve dakika bir gol bir, bu buzul geçidinde hemen bir buzul çatlağına düştüm! Şansıma, göğsüme dek gömüldüm ve biraz çaba ile zorlukla kendimi çıkarabildim. Biraz nefeslenme, biraz ılık sıvı beni kendime getirdi. Rotamız şimdi kolaylaşmıyordu; Broad Peak’in ana zirvesi hala çok uzakta idi. Önce, kayada tırmanışla ‘kayalık zirve’ denen ön zirveye (8030m), oradan da uzun, keskin bir sırtla 8000m üzerinde bir saatten çok devam ederek daha batıdaki ana zirveye (8047m) çıkmalıydık. Hava bozmadan bunu yaparsak ne ala! Adım adım yükselerek, gereken yerlere sabit hat ipleri bırakarak, bazen III+, IV derece son derece boşluklu ve uğraştırıcı kayalık etaplar ve 55-60 derece eğimli kar buz ile kayalık zirveye yaklaştık. Hava soğuk ve rüzgarlı idi, arada zirveden yoğunlaşma bulutları geçse de, genelde dengeli bir hava vardı. Hepimiz yorgunduk, bu irtifada adım adım ilerliyorduk.
Önceki senelerin Broad Peak kış denemesinde can vererek bu kayalık tahta ebediyen oturan Polonyalı iki dağcıdan birinin kayaları kucaklamış cenazesi kayalarda yatıyordu.. İnsana kendisinin de ne kadar kırılgan olduğunu gösteren bir işaret!
Uzun sırtta inişli çıkışlı ufak etaplar ve her iki yönde dipsiz uçurumların tepesinden (ne yazık ki, minimal veya sıfır emniyetle) geçerek, batıda karlı bir üçgen olarak gözüken esas zirveye yaklaştık. Oksijen kullanmadan tırmandığım için ihtiyatlı davranıyordum, yakınımda hepsi oksijen kullanan üçer kişilik iki ekip vardı ve tempomuz kabaca aynı idi. Dik yerler sonunda bitti, sarı çarşaklı ve kayalı-buzlu yatık zeminden adım adım, nefes nefese.. Bu açık, ama es vermeyen rüzgarlı 27 Temmuz günü saat 10.20’de, tepesinde bir bambu çubuk dikili karlı zirveye adım attım- Broad Peak’in zirvesi! Ardımda, Broad Peak’ın uzun, kar balkonlarıyla bezeli sırtlarının ardında devasa K2, tüm periferde inanılmaz bir Karakurum manzarası, Gasherbrum’lar ve Chogolisa dağı.. Müthiş bir rahatlama ve sevinç hakimdi, inanamıyordum gerçekten! Kalın gözlüklerin ardında sevinç gözyaşlarım akıyordu, çok mutluydum, Everest ve K2’ye çıktığımda ancak bu kadar sevindiğimi anımsıyordum.
Oscar ve Ali’nin de zirveye varması ile birbirimizi kucakladık, bu çıkışın Oscar’ın 14.ve son zirvesi olması muhteşem bir renk kattı zirvemize. Benim için ise, bu dağın zirvesinde açtığım Türkiye Dağcılık Federasyonu bayrağı çok anlamlıydı: ilk defa 8000 metrelik bir zirvede TDF bayrağı açılmıştı! Zirvede birkaç fotoğraf, video ve biraz oyalanmanın ardından artık iniş vakti gelmişti, bu ekstrem irtifada daha da uzun kalmamak lazımdı. Zaten zirvede bizimkilerin gelişini bir saat kadar beklemiştim. Adım adım, çıktığımız yerlerden iniyoruz..
Ancak sabah buz olan tüm sırtlar artık diz boyu batak kardı. Yorgunluk ve susuzluk dayanılmaz boyutlarda, açlığı hissetmiyorum bile ama ağzımın içi kupkuru. Belde ocak yakıp sıvı elde etmeyi deniyoruz ama nafile, nalet ocak irtifanın oksijensizliği ile yanmıyor bile! Gün öğleden sonraya, sonra da akşama dönüp, güneş Karakuruma batıdan vururken, geçen bulutlar içinde, saat 17.30 gibi 3.kampa yorgun argın varabildim, yani tüm tırmanış neredeyse 20 saat kadar almıştı. Nihayet- sakinlik ve hareketsizlik, bol ılık sıvı, kaz tüyü bir tulumun sıcacık insaflı koruması.. Oscar ve Ali’nin de karanlık basarken varmasıyla ekip tamamlandı. Gerisi bir dönüş hikayesi.. Broad Peak benim toplamda onikinci 8000 metrelik zirvem oldu ve üçüncü denememde zirvesine varmama izin verdi. Şimdi bu yazıyı ertesi gün dünyanın en yüksek 9.dağı olan Nanga Parbat’a yola çıkmadan hemen önce yazıyorum!
Dağlarla tekrar buluşmak üzere!